🌜 Milletimizin Ortak Mallarını Nasıl Kullanmalıyız

Vatanımızın milletimizin istikbali, geleceği için bu şarttır. Mübarek Ramazan-ı şerif dolayısıyla, hayırsever vatandaşların istek ve katkılarıyla bu yurtlarda iftar yemekleri verilmekte, iftar sahibi, kendisi ve misafirleri ile istedikleri günde, öğrencilerle beraber iftar yapabilmektedir. Dikkatediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmamalısınız:1- Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayın.2- Allah'ın haram kıldığı canı, haksız yere öldürmeyin.3- Zina etmeyin.4- Hırsızlık yapmayın.Lâ ilahe illallah, Muhammedün resulullah deyinceye [yani Müslüman oluncaya] kadar insanlarla cihad etmek üzere emrolundum. 2. Yahudi bilginleri ve Hristiyan rahipleri halkın mallarını yediler. (Tevbe, 9/34) 3. Allah’ın oğullarıyız dediler. (Maide, 5/18) 4. Bile bile hakkı gizlediler. 5. Allah çocuk edindi diye iftira ettiler. (Bakara, 2/116) 6. Allah’ın âyetlerini inkâr ettiler. 7. Allah’a iftira ettiler. 8. Yahudi ve Hristiyanlar, birbirinin Altı partinin liderinden 10 maddelik ilkeler bildirgesi. 30.05.2022. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisinde uzlaşan CHP, DEVA PArtisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve 7ysbxH. Et ve süt fiyatları nasıl aşağıya çekilir? t ve Süt Kurumu tarafından et fiyatları üzerinde artışların yakından takip edildiği,arz kısıtlaması yapılarak piyasada fiyat yükselişi beklentisinin oluşturulduğu, hem üreticiye hem de tüketiciye zarar verildiği ve kurumun kırmızı ette arz güvenliğini ve fiyat istikrarını sağlamak için gerekli araçları kullanılacağı haberlerini duyarız. Bu kapsamda Et ve Süt Kurumu mağazalarında satılan koyun, kuzu, toklu etinde yüzde 25'e varan indirim yapılarak indirimli satışların 5 Ağustos 2022 Cuma gününden itibaren başladığı bilinmektedir. İşin en önemli yanı şu; Et ve Süt Kurumu acaba bu girişimiyle halkın ucuz et gereksinmesini karşılayabilmesinde kolaylaştırıcı rol oynayabilir mi? Kapasitesi buna uygunmu? Bunun cevabını ararken acaba 27 Nisan 2013 de Et ve Süt Kurumu adını alan kurum şimdiye değin neler yaptı? • Kurum,et ve sütte fiyat oluşumuna üretici lehine müdahale etmedi. Bu şekilde süt ve et kartellerinin egemen olduğu ekonomide çiftçi çıkarları korunamadı. • Çiğ inek sütü üretiminin fazla olduğu dönemlerde,sütü diğer ürünlere dönüştürecek yapısal düzenlemeleri gerçekleştirmedi. • Çiftçinin örgütlenmesini teşvik etmek amacıyla sütlerini kooperatiflere pazarlayan üreticilere özel destek sağlanmadı. • Ette ve sütte kesinlikle DİRDahili İşleme Rejimi’e izin verilmemeli idi,izin verildi. • Dünya Borsa Fiyatları gerekçe gösterilerek süt dozu ithali yapıldı. • Kurum,hayvansal üretimle ilgili bütün düzenlemelere,hayvan ıslahı ve sağlık koruma hizmetlerini de kapsamak üzere müdahil olmadı. Bütün bu konularda gerekli uygulamalar yapılamadığından dolayı piyasayı terbiye etmek gerekçesiyle canlı hayvan ve karkas et ithalatı gündeme getirildi,yapılmakta olan ithalat, hayvancılığı olumsuz etkiledi .Çünkü yapılan her ithalatta yetiştiriciler fakirleşti, hayvan sayısı azaldı ve hayvansal üretimimiz düştü. İthalat, ithalat lobisinin yanı sıra AB/ABD’li tekelci firmalara yaradı. Onlar başka deyişle Fakir Türk Çiftçisi, Zengin Batı Çiftçisi’ne yardım etti. Sütten para kazanamayan işletmeler verimli ineklerini kasaba gönderdiler ve bu durum giderek yüzünden kimi çiftlikler kapanma noktasına de ucuz ete ve süte ulaşamıyor. Et ve Sütün Fiyatları Nasıl Aşağıya Çekilebilir? Et ve sütün fiyatları nasıl aşağıya çekebilmek için,devletin piyasaya müdahalesi dışında yapısal çözümlere gereksinme var. Kısa dönemde Küçük ve orta ölçekli tarım işletmelerinin dirliğini artıracak yollar izlenmeli. İlk aşamada bu işletmelere tarımsal destek,en azından Milli Gelirin yüzde 1’den fazla bir düzeyde olmalı. Krediler, tarım dışı sektöre ve büyük çiftçilere değil, küçük ve orta ölçekli işletmelere verilmeli. Nedeni şu;Türkiye’de bu tür işletmeler, işletmelerin büyük bir çoğunluğunu tasfiyesi,işsizliği körükledi ve gelir dağılımını bozdu. Özelleştirilen ve kimileri de kapatılan Tarımsal KİT’lerin yanı sıra hayvansal üretimle doğrudan bağlantılı olan ; Süt Endüstri Kurumu, Yem Sanayi, Yapağı ve Tiftik Anonim Şirketleri yeniden açılmalı. ESK daha işlevsel hale getirilmeli. Yem,ilaç ve akaryakıt gibi girdilerden KDV ve ÖTV alınmamalı. Orta ve Uzun dönemde Mera ve çayır ıslahına önem verilmeli. Meraların tarlaya dönüştürülmesi yoluna gidilmemeli ve meraların amaç dışı kullanılması engellenmeli. Türkiye meralarının küçükbaş hayvanlar için uygun olduğu bilincine varılmalı. Yem Ofisi kurulmalı. Sırası gelmişken şunu da söyleyelim. Hayvanlarımızın beslenmesini fabrika yemine bağlamak doğru değil. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların yapısal özelliklerinden dolayı otakaba yem ağırlık verilerek ise, fabrika yemi için ham madde açısından dışarıya bağımlı olmamız. Kooperatifler aracılığıyla üreticileri sanayici yapmalı. “Üretici ürettiği ürünü sanayiciye satsın ve sanayicinin fabrikalarında işlensin, üretici sanayici olamaz” görüşünün artık çağdığı olduğu ve “Katma değer ,ancak üreticinin sanayici olmasıyla üretende kalabilir ”görüşü egemen durumda üreticilerin oligopol duruma gelmiş sanayicilerle başa çıkmalarının olası olamadığı artık görülmeli. Var olan süt işleme kooperatiflerinin ürettikleri mallarda KDV’leri sıfırlanmalı. Çiftçilerin kooperatifler aracılığıyla mallarını pazarlamaları için satış yerleri sağlanmalı. Kayıt dışı ekonomiyle etkin mücadele yapılmalı. Hayvan dahil her türlü tarımsal ürünlerin ithalatı engellenmeli. Hayvan ıslahı çalışmalarına önem verilmeli. Tarım ve Orman Bakanlığı, yetiştirici Birlikleri ve üniversitelerle ortak ıslah çalışmaları yapmalı. Yazımı şöyle sonluyorum; önermelerim tartışılabilir. Ancak geldiğimiz olumsuz nokta açık. Ne çiftçi, ne de tüketici memnun. Şimdiye değin izlenen politikalar bizi bu duruma getirdi. Temelde, küçük ve orta ölçekli tarım işletmelerinin dirliğini artıracak yollar izlenmedi, bu politika devam ederse, eti de ,sütü de daha da zor bulabilir duruma düşeceğiz. İktidarın yanında iktidara talip olanlara da şunları söylemek olası. Evet,pazarda dolaşmak,haklın nabzını tutmak güzel de,çözüm olarak biz daha iyi yönetiriz yaklaşımı doğru değil. Tarımda da var olan neo-liberal kapitalizme karşı çıkmaksızın, yapısal politikalara ağırlık vermeksizin et fiyatlarını aşağı çekmek olası olabilir mi? CHP'li seçmenlerin çoğu, partilerine mensup olup olmadıkları bile şüpheli olanları aslında istemiyor ve başka birçok adayın da hizmet yapacağına inanmıyorlar. Ama buna rağmen partilerinden aday gösterilenlere oy vermek mecburiyetindeler. Meşhur deyişle, 'elleri mecbur' çünkü. Her ne kadar yalanlanmaya çalışılsa da HDP ile yapılan ittifak dolayısıyla kafaları karışık olan CHP'liler, bazı yerlerde HDP'den oy alınmasına olduğu gibi bazı yerlerde HDP'ye oy verilecek olmasına da katlanmak mecburiyetindeler. Haydi bazı başkan adayları ne ise, ama çeşitli şekillerde CHP listelerine sokuldukları bilinen terörle bağlantılı adayları da sineye çekmek zorunda kalacaklar bu arada. Milliyetçi muhafazakar yapısıyla bilinen MHP'den koparılabilenlerle oluşturulan İyi Parti seçmenleri, durumları en garip olanlar. Bazı noktalarda uyuşuyor olsalar da, CHP ile yapılan işbirliği bile sıkıntılı bir durumken, İP'in yüz seksen derece zıt HDP ile ittifakı, birçoklarının rüyalarında bile görseler inanmayacakları bir durumdu herhalde. HDP'nin kendilerine kazandırmak için değil AK Parti ve MHP'ye kaybettirmek için bu ittifaka razı olduğunu unutmamaları gerekecek CHP'li ve İP'lilerin. Ve en önemlisi, şayet kazanırlarsa HDP'nin aday göstermediği yerlerde kimin sayesinde kazanmış olacaklarını da tabii. Zaten, HDP'lilerce sık sık ve değişik şekillerde hatırlatacağı için, unutmaları da pek mümkün olmayacak. Tam olarak onlar gibi düşündükleri için değil belki ama, HDP'li seçmenlerin bir kısmı da sırtlarını PYD'ye, YPG'ye yani aslında PKK'ya dayayan HDP'li yetkililer istediği için CHP'ye, İP'e ve bazı yerlerde de SP'ye oy verecek gibi gözüküyorlar. Yıkım İttifakı'nın boş ümitleri!.. Kürt kimliği ile ilgili gelişmelere bakıldığında, kendilerini temsil etme iddiasındaki partinin ve onun aday göstermediği yerlerde destek olmaları istenen CHP ve İP'in konuya bakışını bilen Kürtlerin 31 Mart'ta oylarını verecekleri yeri iyi bildiklerine şüphe yok. Daha önce HDP'nin kazandığı belediyelerde yaşananları ve kayyum atandıktan sonra kavuştukları hizmetlerle hayatlarının nasıl değiştiğini bilenlerin, HDP'nin aday gösterdiği yerlerde yapmaları beklenen de bu. Herhangi bir önemleri olmasa da, toplumun genel değerleri ile kavgalı olan marjinal grupların oy verecekleri yerler de aşağı yukarı belli. Huzur ve istikrardan çok kaosu tercih ettikleri bilinen marjinaller tabii ki kendilerine uygun olan partileri bulacaklardır… Asıl önemli olan, milletimizin sağduyu sahibi kahir ekseriyetinin ne yapacağı… Millet İttifakı adını taşısalar da aslında bu isme layık olmayanların, insanımızın bir kısmının ufak tefek memnuniyetsizliklerine bel bağladığı, açık. Eczaneden binlerce liralık ilacı bedava aldığı halde üç-beş liralık katkı payına kızan, ama daha önce ilaç bulamadığını, bulsa parasızlıktan alamadığını unutanlardan medet umuyor Yıkım İttifakı. Engelli aile bireyleri için yapılan yardımdaki ufak bir kesintiye kızıp, daha önce bu türden yardımların olmadığını unutanlardan da ümitli CHP, İP ve HDP... Ancak, daha önce olmayan bu ve benzeri hizmetleri kimin getirdiğinin farkında olan insanımız, AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın yaptıklarının yapacaklarının garantisi olduğunu da iyi biliyor. Kendilerine Millet lafzını seçmiş olsalar da, CHP-İP ve HDP ittifakının şimdiye kadar yapmadıklarının, bundan sonra yapmayacaklarının garantisi olduğunun da farkında milletimiz… Ne kadar ümitlenseler de, milletimizin derin irfanı Yıkım İttifakı'na geçit vermeyecektir, inşallah… Yasal Uyarı Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın. Yerli malı öğretmen konuşması ile bir çok öğrenci ve veliler için çok önemlidir. Bu nedenle Öğretmenlerimiz titizlikle bir sunum ve öğretici örnek bir kutlama konuşması yapması lazımdır. Bu sebeple okul’da öğretmenlerimize bir kolaylık olsun diye yerli malı haftası için bir konuşma metni derledik. Okul öğretmenlerimiz veya müdür hocalarımız aşağıda verdiğimiz hazır konuşma örnekleriyle güzel bir programla duygusal bir konuşma yapabilir. Ayrıca aşağıda ki yazıları pdf olarakta indirebilirsiniz. Sayın okul müdürüm, değerli meslektaşlarım, sevgili öğrenciler ve saygı değer veliler; Her yıl 12-18 Aralık tarihlerinde Tutum Yatırım ve Türk Malları Haftası olarak kutlanmaktadır. Tutum yatırım ve yerli malları haftası ülkemizde uzun yıllardır kutlanan, yerli malını almayı ve tutumlu olmayı teşvik eden önemli bir etkinliktir. Türkiye Cumhuriyetini kurup bizlere armağan eden M. Kemal Atatürk düşmandan kurtulan ülkemizi yokluktan, yoksulluktan da kurtarmak ve ülkemize vatanımıza milletimize yetecek bir ekonomiye sahip olabilmek ekonomisiyle kendi üretimiyle kalkınması gerektiğini çok daha önce halkını bilinçlendirmişti. Bu gün burada Yerli Malı haftası okullarda sadece piknik havasında geçecek olduğu takdirde sadece kendimizi kandırmış olmaktan başka hiçbir şey yapmamış oluruz. Bu nedenle tasarruf yapmak, milli kaynakların işletilmesi, yerli fabrikalar kurulması, paranın dış ülkelere gitmesini önlemek, temel tüketim maddelerini öz kaynaklardan karşılamak, ekonomimizi geliştirmek amacıyla tutum yatırım ve yerli malı haftasını bu şuurla kutlayacağız. Böylece Yerli mallarını kullanmakla, ülkemizde üretilenlerin daha çok satışına da yardımcı olmuş oluruz. Devlet ve millet olarak kalkınma amacımızın gerçekleşmesine ulus olarak katkıda bulunmuş oluruz. Bu etkinliklerle aynı zamanda tutumlu olmak da amaçlanmaktadır. Kaynaklarımızı tutumlu kullanmalı tasarruf yapmayı alışkanlık haline getirmeliyiz. Tutumlu olmak, sadece kullandığımız eşyaların iyi korunması ile sağlanmaz. Günlük hayatımızda, zamanımızı da iyi değerlendirmeliyiz. Böylece artan boş zamanlarımızı daha yararlı konulara ayırabiliriz. Ayrıca okulumuzun eşyalarını da kendi eşyamız gibi dikkatli kullanmalıyız. Yalnızca kendimize ait olanı değil, elektriği, suyu, yiyecekleri, okulda kullanılan eşyaları, bize ait olmayan eşyaları kendimizinmiş gibi özenle korumalıyız. Topluma ve arkadaşlarımıza ait olan eşyalara zarar vermemeliyiz. Milli şairimiz Mehmet Akif ERSOY bir şiirinde şunları söylemektedir Sahipsiz memleketin batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır. Bu nedenle, elimizden geldiği ölçüde Türk Malı kullanmalıyız. Yabancı ülkelere para akışını önlemede, Türk Malı kullanmanın önemi büyüktür. Bu duygularla yerli malı haftasını tebrik eder, Devletimizi ve milletimizin en iyi şekilde olmasını birlik ve beraberlik içerisinde ulaşmanızı temenni ederim, sevgi ve saygılar sunarım. PDF OLARAK İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ …………….. İLKÖĞRETİM OKULU TUTUM YATIRIM VE TÜRK MALLARI HAFTASI KUTLAMA PROGRAMI Sayın müdürüm, değerli öğretmenlerim ve sevgili arkadaşlar 12-18 Aralık tarihlerinde Tutum Yatırım ve Türk Malları Haftası olarak kutlanmaktadır. Bugün burada tasarruf yapmak, milli kaynakların işletilmesi, yerli fabrikalar kurulması, paranın dış ülkelere gitmesini önlemek, temel tüketim maddelerini öz kaynaklardan karşılamak, ekonomimizi geliştirmek amacıyla tutum yatırım ve yerli malı haftasını kutlayacağız. Atatürk yeni kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin kendi ekonomisiyle kendi üretimiyle kalkınması gerektiğini belirtmiş bu amaçla ülkemizde fabrikalar kurulmasını teşvik etmiş. Kendi ürünlerimizin yabancı ürünler karşısında rekabet etmesini sağlamıştır. Bu hafta süresince, tutumlu olmanın, yatırım yapmanın ve yerli malı kullanmanın önemi anlatılır. Aşırı harcamaya savurganlık, bundan kaçınmaya da tutum diyoruz. Tutumlu olma alışkanlığı küçük yaşlarda başlar. Paranın kâr amacıyla bir mala yatırılmasına ise yatırım denir. Yabancı mal alırken, verdiğimiz paranın bir daha geri gelmeyeceğini düşünmeliyiz. Bu nedenle, elimizden geldiği ölçüde Türk Malı kullanmalıyız. Yabancı ülkelere para akışını önlemede, Türk Malı kullanmanın önemi büyüktür. Saygılarımla… Her gün kullandığım eşya ve araçlar ülkemizde üretildiği gibi başka ülkelerden de gelmektedir. Başka ülkelerden getirilen mallar için o ülkeye döviz yabancı para ödemekteyiz. Yerli üretim eşya kullandığımız zaman ise harcadığımız paranın tümü ülkemizde kalmaktadır. Ülkemizin çıkarlarını düşünerek alış-veriş yaparken, her zaman yerli malları tercih etmeliyiz. Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası bu nedenle düzenlenmiştir. Bu haftanın kutlanmasıyla ulusça tutumlu olmayı, tasarrufu, yerli malların kullanılmasını özendirmeyi öğrenmeliyiz. Yerli mallarını kullanmakla, ülkemizde üretilenlerin daha çok satışına da yardımcı olmuş oluruz. Böylece bu malları üreten işyerleri, fabrikalar daha fazla çalışıp üretim yapmış olurlar. Daha fazla fabrika, işyeri açılması ile, bu yerlerde daha çok sayıda elemanın görev alması sağlanabilir. Böylece kalkınma amacımızın gerçekleşmesine ulus olarak katkıda bulunmuş oluruz. Bugün birçok eşya üreten fabrikalarımızın varlığını Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası’na borçluyuz. Bu haftanın kutlanması ulu önder Atatürk’ün önerisiyle olmuştur. 1930 yılında Atatürk, yaptığı bir konuşma ile konunun önemini belirtmiştir. Tutumlu olmak, sadece kullandığımız eşyaların iyi korunması ile sağlanmaz. Günlük hayatımızda, zamanımızı da iyi değerlendirmeliyiz. Böylece artan boş zamanlarımızı daha yararlı konulara ayırabiliriz. Zaman da para kadar kıymetlidir. Atalarımız boş yere “Vakit nakittir” dememişlerdir. Ayrıca kullandığımız eşyalarda da tutumlu olmalıyız. Defterlerİmizr, kitaplarımızı temiz tutmalıyız. Okulumuzun eşyalarını da kendi eşyamız gibi dikkatli kullanmalıyız. Önce Birinci Dünya Savaşı, sonra da Kurtuluş Savaşı, ülkemizin bütün kaynaklarını tüketmişti. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ekonomik yönden çok kötü bir durumdaydı. Sanayi kuruluşumuz hemen hemen hiç yoktu. Tarıma elverişli alanların ise çok azı ekilebiliyordu. Tarımla uğraşan köylüler yoksuldu. Hem kaldı ki, peş peşe girdiğimiz savaşlar tarım yapacak genç nüfusu tüketmişti. Bir çok ürünü yabancılardan almak zorunda kalmıştık. Bu yokluk günlerinde Atatürk ve arkadaşları, kendi kendimize yetecek bir ekonomiye sahip olmak arzusundaydılar. Yabancı mallar yerine, kendi ürettiklerimizle yetinmenin gereğini halka anlatmak istiyorlardı. 12 Aralık 1929 günü zamanın başbakanı İsmet İnönü, Millet Meclisi’nde yaptığı bir konuşmada, yerli malı kullanmanın öneminden ve tutumlu olmaktan bahsetti. Okullarımız, 1946 yılından itibaren 12 Aralık’la başlayan haftayı Yerli Malı Haftası olarak kutlamaya başladılar. 1983 yılında bu haftanın adı, Tutum Yatırım ve Türk Malları Haftası oldu. Bu hafta süresince, tutumlu olmanın, yatırım yapmanın ve yerli malı kullanmanın önemi anlatılır. Aşırı harcamaya savurganlık, bundan kaçınmaya da tutum diyoruz. Tutumlu olma alışkanlığı küçük yaşlarda başlar. Paranın kâr amacıyla bir mala yatırılmasına ise yatırım denir. Yabancı mal alırken, verdiğimiz paranın bir daha geri gelmeyeceğini düşünmeliyiz. Bu nedenle, elimizden geldiği ölçüde Türk Malı kullanmalıyız. Yabancı ülkelere para akışını önlemede, Türk Malı kullanmanın önemi büyüktür. Saygılarımla… TUTUM YATIRIM VE YERLİ MALLARI HAFTASI KONUŞMASI.. Tutum yatırım ve yerli malları haftası ülkemizde uzun yıllardır kutlanan, yerli malını almayı ve tutumlu olmayı teşvik eden önemli bir etkinliktir. Bu etkinlikler sayesinde yerli üretimin önemi anlatılır. İnsanların tutumlu olması amaçlanır. Türkiye Cumhuriyetin kurucusu önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, Lozan Anlaşmasında kesinlikle taviz verilmeyecek konu olarak, başka devletlere tanınan ekonomik ayrıcalıkların kaldırılmasını şart koşmuştur. Bu ekonomik ayrıcalıklar Osmanlı Devleti ekonomisini ve yerli üretimi bitirmiş, başka ülkelere bağımlı hale getirmiştir. Önderimiz Atatürk yeni kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin kendi ekonomisiyle kendi üretimiyle kalkınması gerektiğini belirtmiş bu amaçla ülkemizde fabrikalar kurulmasını teşvik etmiş. Kendi ürünlerimizin yabancı ürünler karşısında rekabet etmesini sağlamıştır. Bu etkinliklerle aynı zamanda tutumlu olmak da amaçlanmaktadır. Kaynaklarımızı tutumlu kullanmalı tasarruf yapmayı alışkanlık haline getirmeliyiz. Milli şairimiz Mehmet Akif ERSOY bir şiirinde şunları söylemektedir Sahipsiz memleketin batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır. İnsanın kazancını, malını, zamanını verimli bir şekilde ve gerektiği gibi kullanmasına tutumluluk adı verilir. Tutumluluk asla cimrilik değildir ve her insanın tutumlu olması gerekir. Tutumlu insan, eşyalarını güzel bir şekilde kullanır, onları gerektiği gibi korur ve muhafaza eder. Zamanını boşa geçirmez, faydalı işlerle değerlendirir. Tutumlu insan sadece kendi eşyalarına değil, toplumda ortak kullanılan elektrik, su, doğalgaz gibi maddeleri de verimli bir şekilde kullanmalı, boş yere fazladan harcamalardan kaçınmalıdır. Okulda kullandığımız okula ait veya arkadaşlarımıza ait eşyaları da özenle ve dikkatli kullanmalıyız. Boşa kullanılan her kaynağın toplumun her kesimine zarar verdiği gibi kendimize de zarar verdiğini, bizi fakirleştirdiğini unutmamalıyız. Ülkemiz Kurtuluş Savaşı’ndan çıktığı Cumhuriyetin ilk yıllarında çok fakir ve yoksulluk içindeydi. Ülkenin her köşesi çok büyük zararlar görmüştü. Atatürk bu duruma çok üzülüyor ve bu durumdaki halka bir şeyler vermek istiyordu. Atatürk 1923 yılında İzmir İktisat Kongresini topladı. Bu kongrede yurdun bağımsızlığının korunması, yerli mallar üretilmesi ve kullanılması kararlaştırıldı. Dönemin başbakanı İsmet İnönü 12 Aralık 1929 tarihinde bir konuşma yaptı. Konuşmasında ulusal ekonomi, yerli malı ve tutumlu olma konularını anlattı. 12 Aralık gününü içine alan hafta “Tutum Yatırım ve Türk Malları Haftası” olarak kutlanmaktadır. Cumhuriyet döneminde temelleri atılan kendi kendine yeter bir toplum olmadaki ilk adım bugün de devam etmektedir. Tutum ve yatırım alışkanlığı küçük yaşlarda kazanılır. Yiyecek, içecek, giyecek,ders araçları ve harçlıkların verimli ve tutumlu bir şekilde kullanılması alışkanlığını küçük yaşta edinen çocuklar, bu alışkanlıklarını ileri yaşlarında da devam ettirirler. Küçükken boşa akan su musluğu, gereksiz yanan lambayı kapatan çocuk bu güzel alışkanlığı büyüyünce de devam ettirir. Okul çağlarında zamanı iyi değerlendirme alışkanlığı kazanan çocuk, bu huyundan vazgeçmez. O nedenle çocukları küçük yaşlarda tutumlu olmaya özendirmeliyiz. Tasarruf yapmak, milli kaynakların işletilmesi, yerli fabrikalar kurulması, paranın dış ülkelere gitmesini önlemek, temel tüketim maddelerini öz kaynaklardan karşılamak, ekonomimizi geliştirmek bu haftanın belli başlı amaçları içindedir. Okullarımızda 12 – 18 Aralık tarihleri arasında kutlanan bu haftada tutum, yatırım ve Türk malları hakkında bilgiler verilir. Şiirler okunur, konuşmalar yapılır. Yerli malı değişik yiyecekler sınıfa getirilerek tanıtılır ve beraberce yenilir. Yerli mallarımız tanıtılmaya çalışılır. Hayat Bilgisi Ortak Kullanım Alanlarımız Testi TEBRİKLER. Hayat Bilgisi Ortak Kullanım Alanlarımız Testi Testini Başarıyla Tamamladınız. Toplam Soru Sayısı %%TOTAL%% Sizin Doğru Sayınız %%SCORE%% Başarı Yüzdeniz %%PERCENTAGE%% Öğretmen Görüşü %%RATING%% Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir. Tamamlananlar işaretlendi. 123456789101112Son Hep birlikte kullandığımız alanlara ortak kullanım alanı denir. Aşağıdakilerden hangisi okrat kullanım alanı değildir? Eğitim amaçlı kullandığımız ortak kullanım alanı hangisidir? İbadet etmek amaçlı kullandığımız ortak kullanım alanı hangisidir? Aşağıdakilerden hangisi oyun oynadığımız, güzel vakitler geçirdiğimiz alanlardır? Sınıfımızda aşağıdakilerden hangisini yapmak doğru olmaz? Aşağıdaki ifadelerden hangisi doğru değildir? Ortak kullanım alanlarımız olan okulları, camileri ve parkları nasıl kullanmalıyız? Aşağıdakilerden hangisi ortak kullanım araçlarından birisi değildir? Aşağıdaki davranışlardan hangisi doğru değildir? Spor amaçlı kullandığımız birçok alan da ortak yararlandığımız yerler arasındadır. Spor amaçlı kullanılan bu alanları korumak bizim görevimizdir. Aşağıdakilerden hangisi bunlardan birisi değildir? Aşağıdakilerden hangisi farklı bir ortak kullanım alanıdır? Aşağıdaki ifadelerden hangisi doğru değildir? 1400 "Çanakkale Zaferi, tarihte eşine az rastlanır büyük kahramanlık destanlarındandır.'' Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Çanakkale Zaferi'nin 97. yıldönümü nedeniyle yayımladığı mesajında Çanakkale'nin tüm yokluk ve imkansızlıklara rağmen milletin ortak iradesinin ve fedakarlığının zaferi olduğunu Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek'in Çanakkale Zaferi'nin 97. yıldönümü nedeniyle yayımladığı mesaj şöyle"Çanakkale Zaferi, tarihte eşine az rastlanır büyük kahramanlık olarak var olma sebebimiz olan Çanakkale Savaşı, tüm yokluk ve imkansızlıklara rağmen inancın ve bağımsızlık aşkının zaferidir. O günün şartlarında dünyanın en güçlü ordularına karşı verilen bu var oluş savaşı, tüm dünyaya 'Çanakkale Geçilmez' sözünü ezberletmiştir. İnanmış bir neslin neler yapabileceğini tüm dünyaya gösteren bu zafer, milletimizin ortak iradesinin ve fedakarlığının bir şeyi ile tek bir amaç uğruna yurdunu işgal ettirmeyen milletimiz, Çanakkale'de ortaya çıkan o ruhla bugün de yoluna devam etmektedir. Bağımsızlık savaşının kazanılmasında ve Cumhuriyetin kuruluşuna giden yolda çok önemli bir kilometre taşı olan Çanakkale Zaferi, sadece geçmişimizin aziz bir hatırası olarak değil, geleceğe yürüyüşümüzün de en güçlü ilham kaynaklarından biri olarak son derece vesileyle bugün huzur içinde yaşadığımız vatanımız için canını feda eden tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle, şükranla anıyor; Çanakkale Zaferi'nin 97. yılının milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum." 5. İslami Dayanışma Oyunları 5. İslami Dayanışma Oyunları Konyaspor-Vaduz maçının ardından Kaynak Bültenler Çanakkale Zaferi, Tahir Akyürek, Konya, Güncel, Son Dakika Son Dakika › Güncel › 'Çanakkale Milletimizin Ortak Zaferidir' - Son Dakika Bu haber Bültenler tarafından hazırlanmış olup habere tarafından hiçbir editöryal müdahalede bulunulmamıştır. Bültenler tarafından hazırlanan bütün haberler sitemizde hazırlandığı şekliyle otomatik servis edilmektedir. Bu nedenle haberin hukuki muhatabı Bültenler kurumudur. Son Dakika

milletimizin ortak mallarını nasıl kullanmalıyız